21.Yüzyılın Gençlerine Siyaset ve Siyasi Tartışmalarla İlgili Ufak Bir Not

Siyasette hiçbir şey tesadüf değildir. Bir şey vuku buluyorsa, o şeyin önceden planlandığından emin olabilirsiniz.” (Franklin Roosevelt)

Hayatımın önemli bir bölümü, ülke gündemini takip etmekle, her düşünceden düşünürü neredeyse bir gazeteci titizliğiyle takip etmekle boşa geçirdim. Kah canım sıkıldı, kah tartışmalarda gerildim; kimi zaman inandım, bazen kendimce çözümler arayıp kanaatlere vardım. Arada sırada burada da paylaştım. Geriye dönüp bakınca hepsi boşuna, saçma ve hatta delice geliyor. Tek tesellim, insanların kişilik ve ahlaklarına, emekleriyle eserlerine, siyasi tutumlarından daha çok değer vermem ve hiçbir güç odağının peşine takılmamam oldu. Trafik için söylenen takip mesafesini koru kuralı hiç aklımdan çıkmadı. Böylelikle kimseyi kırmadığımı ve kimseye zarar vermediğimi düşünüyorum. Bir yere de çarpmadım. Böyle olduğunu umuyorum.

Bunları niye yazdım? Herkes her şeyi önceden biliyor. Rakibinin hamlesini de biliyor. Zamanın aktığını da biliyor. Bilmedikleri bir şey yok. Sürprizlere yer yok. Siyasette sanıyoruz ki meşruiyet ve güç, bize sunulan ulvi amaçlar için isteniyor. Aslında, amaçlar, güç ve meşruiyet için var. Ben bu tepetaklak gördüğüm denklemi çok sonraları ve hatta kırk yaşında yeni idrak ettim. Bu boyutta, iyi veya kötü, haklı veya haksız gibi kategoriler, adalet, masumiyet gibi kavramlar sadece biz faniler için var. Yaşayan ilahlarsa bizim baktığımız yerde araçları, engelleri ve gücü görüyorlar.

“21.yüzyıl insanı” genç arkadaşlara, bir makamda oturmuyor ya da bir menfaat ummuyorlarsa (siyaset en kestirme sınıf atlama aracıdır denir), kendi gündelik hayatlarının peşine düşmelerini, hiçbir gelecek anlatısına ve ideolojilerin büyük hedeflerine inanmamalarını öneririm. Gündelik siyaset yerine, coğrafya, tarih ve ekonomi okusunlar. Gerçek bir tiyatro oyununu veya sinema eserini izlemeye ya da bir maçta tezahurat yapmaya gitsinler (ki maçlar bile ayarlanabiliyor). Siyasetin belki de tek farkı, arada sahneye atlamak isteyenlerin bulunması ve sahnenin gerçekliğine inanların çok fazla olması. Bu da özeneler arası bir gerçeklik, yani başka bir anlatımla oyunun aslında halihazırda yaşanan olduğu sanrısını yaratıyor.

Günümüz artık, bir filmden aldığım şu ifadelere benziyor: “Your days of fighting for the so-called greater good are over. This is our chance to control the truth. The concepts of right and wrong for everyone for centuries to come. You’re fighting to save an ideal that doesn’t exist. Never did. You need to pick a side.” Eugene Kittridge

Yorum bırakın